20.08.2025
“MİLLETİN ADAYINI İÇERİDE TUTARAK MİLLETE KAFA TUTUYORLAR”
“BU PARTİ BİR ADIM GERİ ATARSA TÜRKİYE 100 YIL GERİYE GİDER. BU PARTİ BİR SANTİM EĞİLİRSE BU MİLLETE DİZ ÇÖKTÜRÜRLER. DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ, BU MİLLETE DİZ ÇÖKTÜRTMEYECEĞİZ”
“TAYYİP ERDOĞAN’I BİR KEZ DAHA YENECEĞİZ. KARŞIMIZA ÇIKTIĞINA, BU ZULÜMLERİ YAPTIĞINA PİŞMAN EDECEĞİZ”
“BİZ GELDİĞİMİZDE HİÇ KREŞİ OLMAYAN İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN 111’İNCİ KREŞİNİ AÇTIK”
“İKTİDARIMIZDA CUMHURİYET YURTLARINI TOKİ İNŞA EDECEK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Filiz Akın Yükseköğretim Kız Öğrenci Yurdu açılış törenine katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Hepiniz hoş geldiniz. Cumhuriyet Halk Partisi ailesi adına, burada bulunan bütün Cumhuriyet Halk Partililer adına, Filiz Akın’ın kıymetli ailesini, Sayın Sönmez Köksal’ı, değerli torunları İris’i ve İstanbul’un en mutlu ailelerinden biri olan Kadıköy ailesini saygı ile selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“PARTİMİZİN DÜNYAYA VE EĞİTİME BAKIŞINA AYNI TUTAN BİR AÇILIŞ”
“Caddelerinde, sokaklarında, meydanlarında özgürlüğü yaşayan, özgürlüğü yaşatan, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin vücut bulduğu ilçelerden bir tanesindeyiz. İlçenin genç belediye başkanını dinledik, örgütümüzün değerli başkanı burada, önceki dönem belediye başkanlarımız buradalar ve herhalde bir siyasinin siyaset hayatının en keyifsiz günlerinden birinde olduğumu hepiniz tahmin edersiniz. Daha dün bu partinin gençlik kollarından gelen bir evladını daha Silivri zindanına hapsettiler. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı, yol arkadaşımız, Cumhurbaşkanı adayımız biraz önce Silivri’deki 16 metrekarelik hücresinden buraya seslendi. Ama bir yandan da bir siyasinin hayatında en keyif alacağı işlerden bir tanesi için buradayız. İnandığımız uğurda, partimizin dünyaya bakışı, eğitime bakışı, ülke yönetimine bakışına ayna tutan bir açılıştayız. Bir kız öğrenci yurdu açıyoruz.”
“BİR TEK KREŞİ BİLE OLMAYAN BİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİ DEVRALDIK”
“Biraz önce değerli başkanlarımızın satır aralarında vardı. Bir önceki açılışta, Ataşehir’de Onursal Başkanın misafir iken de kendim sordum ve yanıtını kendim verdim. Burada sorsak Ekrem Başkan olmadan, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı olmadan önce İstanbul’da kaç kreş vardı? Kaç öğrenci yurdu vardı? Herkes bir sayı söyler, herkes yanılır. Çünkü cevap biraz önce ifade edildiği gibi sıfır. Bir tek kreşi olmayan, bir tek öğrenci yurdu olmayan bir büyükşehir belediyesini devraldık biz. Böyle kararlar tesadüfi filan değildir. Ekonomik değildir. Fevkalade siyasidir ve tercihseldir. Yurt yapmıyorsa cemaat yurtlarına yol vermek için yapmıyor. TOKİ her türlü betonu döküyor, her türlü köprüyü yapıyor, her türlü inşaatı yapıyor da bir öğrenci yurdu mu yapamıyor? O zaman burada karar siyasi, tercih politiktir. Cemaat yurtlarına yol vermek için böyle çağdaş mekanları yapmak yerine ekonomisi zayıf olan öğrencileri belli bir gücü elinde tutan ve onları kendi düşüncelerine göre yönlendirmek, borçlandırmak isteyen bir takım yapılara yol açmak için yapıyorlar. Bir siyasi tercih kreş yapmıyor olabilir mi? Evet kadını, çocuk doğuran ve çocuğuna evde bakan, varsa yaşlısına, engellisine evde bakan, sosyal hayatın içinde istemeyen bir dünya görüşü kreş yapmaz.”
“YOKSULUN ÇOCUĞUNA DA KREŞ YOLU”
“İşte bunların karşısında alternatif olan, bunlara itiraz eden, kadını sosyal yaşama katmak isteyen, ayrıca hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar büyük bir farkla geriden başlamasını istemeyen bir siyaset, hem ücretsiz kreşlerle anneyi, kadını sosyal yaşamın içine ve istihdamın içine katar hem de onun çocuğunu erken yaşta el becerileri gelişsin diye, varsa bir takım eksiklikleri erkenden öğrenilsin, müdahale edilsin diye, varsa üstün yetenekleri erken yaşta doğru yönlendirilsin diye yoksulun çocuğuna da kreşin yolunu açar. İşte böyle iki keyifli açılışı peş peşe yapmak üzere buradayız.”
“GELECEĞİN CUMHURBAŞKANINA BİR DARBE MEKANİĞİ İŞLETİLDİ”
“Biraz önce Nuri Başkan ifade etti. Bir süredir açılış yapmıyoruz. Nasıl yapalım? 30 Ekim günü Türkiye’nin en büyük ilçesine, Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş belediye başkanını gözaltına alıp kayyım atadılar. Ahmet Özer ile Esenyurt ile başladık. Beşiktaş’ta Rıza Akpolat’la devam etti. Aslında bunlar bir darbenin gelişinin habercileriydi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayına, geleceğin Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı adayımıza, geleceğin iktidarına bir darbe hazırlığı vardı, bir darbe mekaniği işliyordu. Sonunda 19 Mart darbesi yaşandı. Tabii onun üzerine beklenenler ve beklenmeyenler oldu. Saraçhane’de bir büyük direniş, yedi gün, yedi gece eylem, Maltepe’de tarihi bir miting ve her hafta sonu bir şehirde, her çarşamba akşamı da bir ilçemizde, İstanbul’da bir büyük eylemle hem seçtiklerimize, hem seçme irademize, Cumhuriyetin en önemli kazanımı olan seçimlere, sandığa sahip çıkıyoruz. Ama bir yandan da otel yangınlarıyla, askerlerin zehirlenmeleriyle, trafik kazalarıyla, orman yangınlarıyla, ormanın yanmasıyla, ormandaki canların yanmasıyla, söndürmeye çalışanların yanmasıyla, her gün yeni acılar yaşarken, bir yandan da müzikler, konfetiler, alkışlar yapamayacağımız için açılış törenlerinden biraz uzak durduk.”
“AÇILIŞI YAPILABİLECEK 1000 PROJE TAMAM”
“Ama bir yandan da belediye başkanlarımız, büyükşehir belediye başkanlarımız bütün bu baskılara rağmen bir kere zaten tasarruf tedbirleri ellerini, kollarını bağlamışken diğer yandan ülkeyi yöneten iktidar, ‘Silkeleyin bunları’ deyip, yıllardır tahsil edilmeyen paralar bir seferde faiziyle bizlerden tahsil edilirken devletin yollaması gereken ödenekler yollanmazken diğer yandan da ağır bir yargı tacizi saldırısı altındayken ihale açacaksınız, girecek firmayı bulmayı zorlanırken şartnamenin altına imza atacak bürokrat bulmakta zorlanırken bir yandan biraz önce başkanımın dediği gibi inadına, ısrarla çalışan, gayret eden belediye başkanlarımızın da elbette marifetleri, icraatları iltifata ve görünür kılınmaya muhtaçtı. Bunu hak ediyorlardı. Sayın Gökan Zeybek’e geçtiğimiz günlerde sordum. ‘Sürekli bir açılış talebi var. Nedir rakam?’ ‘Türkiye genelinde, genel başkan düzeyinde açılışının yapılabileceği, yani belediyenin kendi içinde yapıp açabileceği mütevazı hizmetler filan değil genel başkan düzeyinde gelip açılışının yapılabileceği bin proje tamamlandı’ dedi. Binin üzerindeyiz. İstanbul’da sayı 100’ü geçmiş durumda. Nuri Başkan biraz önce de araçta olduğu gibi yolda olduğu gibi burada da davette bulundu. Elbette o davetlere de icabet edeceğiz. Bundan sonra hafta sonu bir miting, çarşamba bir miting, salı günü grup toplantısı derken haftanın bir gününü de böyle büyük önemli açılışlara, bu hizmetlerin görünür kılınmasına, cesaretle, kararlılıkla, emekle, çalışkanlıkla ortaya konan bu hizmetlerin açılışlarını hep birlikte ayırmaya devam edeceğiz. Sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 111’inci kreşini açtık. Türkiye’de ulaştığımız sayı 708’dir. Birazdan 15’incisini açacağız, 87 arkadaşımıza ev sahipliği yapacak bu güzel mekanın.”
“ESAS MESELE İKTİDARIN KARARLILIĞI OLACAK”
“Ama 16’ncısı da müjdelendiği üzere Şişli’de Zübeyde Hanım Kız Öğrenci Yurdu olacak. Sayı 5 bin 900’ün üzerine çıktı ama Ekrem Başkan’ın taahhüdü olan 15 bini bu dönemin sonunda yani 2029 seçimlerine giderken 15 bin öğrenci kapasitesine ulaşacağız. Sıfırdan 5 bin 900’deyiz, 6 bindeyiz. 15 bine doğru kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Tabii bu noktada bunun bir barınma sorununa işaret ettiğini ve karınca kararınca çözüm ürettiğini söyleyelim. Ama esas mesele devletin, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten iktidarın kararlılığı ile olacak. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında, Cumhurbaşkanımızın, yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanımızın ilk vereceği talimat TOKİ olacak. Ve bir yıl içinde bütün öğrencilere yetecek kadar Cumhuriyet yurtları TOKİ tarafından inşa edilecek. Bizim öğrencimizi, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, evlatlarımızı kimsenin insafına terk edecek halimiz yok. Zaten şu anda Tayyip Erdoğan’ın insafına terk edildiler.”
“HER HESAP ŞAŞAR, ALTIN HESABI ŞAŞMAZ”
“Hatırlayalım; diyordu ki ‘Biz iktidara geldiğimizde’ kendinden önceki hükümeti eleştiriyor, Devlet Bahçeli’yi, Sayın Bahçeli’yi eleştiriyor. Rahmetli Ecevit’i eleştiriyor. ‘450 liracık KYK bursu’ diyordu. ‘Şimdi 3 bin lira oldu, geçen sene 2 bin lira’ diyordu. Türkiye’de her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Bülent Ecevit‘in başında olduğu hükümetin, üçlü koalisyonunun son yatırdığı öğrenci bursu 450 lira. 304 liralık çeyrek altından 1,5 tane satın alıyordu. Bugün verdiği 3 bin lira, 7 bin liralık çeyrek altının yarısını almıyor. Arada üç kat satın alma gücü var. Ve eğer bugün 1,5 çeyrek altın verilse, KYK bursu 10 bin 500 lira olacak. Oysa bugün 3 bin lira veriyor. Burada bugün İBB yurtlarından öğrenci arkadaşlar var. Onlar bilmez ama burada açılışa katılan herkes bilir. Eskiden sistem şuydu: Üç öğrenci bir araya gelip KYK bursunu birleştirsen ev tutardın. Bugün 3 × 3 9 bin lira ile kümese giremezsin İstanbul’da. Ama o 1,5 çeyrek altın, geleneksel rakam tutuyor olsa 10 bin 500 lira veriyor olsan, üç öğrenci 30 bin liraya İstanbul’da bir öğrenci evine girilebilir. İşte ortada Tayyip Erdoğan’ın her meseleyi aldığı gibi, emekliyi, en düşük emekli maaşını 8 çeyrek altından alıp 2 çeyrek altına indirdiği gibi öğrencinin barınma sorununa da AK Parti iktidarı iyi gelmemiş, aksine olumsuz tesir etmiştir. Bunu görmek, bunun farkında olmak önemli. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hem öğrenci bursları hak ettiği noktaya gelecek hem de kimse yurt için özel yurtların, cemaatlerin peşinde koşmak ya da kısıtlı sayıda bursa başarı puanlarıyla ya da ailesinin ekonomik durumundan dolayı yerleşmeye çalışma yarışı içine girmek yerine, devletin sağlayacağı yurtlardan ve burslardan eşit bir şekilde herkes yararlanacak.”
“BİZİM SİYASETİMİZ, OY ALIRKEN YÜZÜNÜ DÖNÜP SONRA DA SIRTINI DÖNME SİYASETİ DEĞİLDİR”
“Öncelikle bu yurdun yapılmasında Cafer Ağa’dan geçerken Ekrem Başkan envanterdeki bir İSKİ tahsilat bürosunu, veznesini ‘Ya buraya bir yurt olur’ demiş. Onu biraz önce anonsu yapan değerli arkadaşımızdan öğrendim. Ama benim de şahitliğim şudur: 21 Mart’ta sevgili Filiz Akın’ı, rahmetli Filiz Akın’ı kaybettik. Bunu gözaltında öğrenmiş, çok üzülmüş. Sonra benim kendisini Silivri’de ilk ziyaretimde, tahmin ediyorum 23 ya da 24 Mart. Bana dedi ki ‘Genel Başkanım Filiz Akın’ı da kaybettik. Çok üzüldüm. Çok aydın bir Cumhuriyet kadınıydı, kadına karşı şiddetle mücadelesi ve kadınların toplumda sosyal yaşamdaki mücadeleleri için bayraktardı. Kız öğrencileri için çok çalışmaları vardı. Biz Kadıköy’de harika bir yurt yaptık, yakında da bitecek. Acaba o yurda Filiz Akın’ın adını versek ne dersiniz?’ Dedim ‘Harika olur. Ailesiyle konuşmak lazım.’ O günden hemen birkaç gün sonra Sönmez Bey’in telefonuna ulaştık, ben sordum, kendisi büyük memnuniyet duyacağını söyledi. Biz de Ağustos ayının sonuna doğru böyle bir açılış için sözleştik. Sağ olsun Nuri Aslan süreci takip etti, İl Başkanımız süreci takip ettiler. Ve bugün Ekrem Başkan’ın hem yerine karar verdiği, hem adına karar verdiği, hem Filiz Akın’ın ismini yaşattığı bu yurdu onsuz da olsak hep birlikte açıyoruz. Bizim siyasetimiz vaat edip unutma, oy alırken yüzünü dönüp sonra sırtını dönme siyaseti değil. Çok önemli bir mani yoksa bir Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanının ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanının sözünün yerde kaldığı, unutulduğu, tutulmadığı olmamıştır. Varsa da mutlaka bir gerekçesi vardır ve çözüm üretme aşamasındayızdır, mücadele aşamasındayızdır. O yüzden bugün burada sizlerle birlikte olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.”
“ERDOĞAN YOLSUZLUKTAN YARGILANDI”
“Son sözüm: Ekrem Başkan niye yok? Ekrem Başkan’ın Türk Ceza Kanunda dahi yazmayan önemli bir suçu var, o yüzden içeride tutuluyor. Ekrem Başkan Tayyip Erdoğan’ı defalarca yenme suçundan, mükerrer olarak bu suçu işlediği için içeride tutuluyor. Ve tutukluluğun sebebi, yani suçu Erdoğan’ı yenmek ve mükerrer olarak bu suçu tekrar etmek. Dört kez üst üste işlemek. Yargılamasının tutuklu olmasında da önemli bir gerekçe var. Bu suçu bir kez daha işlemeye azmetmiş olmak. Bu suçu bir kez daha işlemeye azmetmiş olmaktan dolayı içeride tutuluyor. Sayın Erdoğan, İstanbul siyasetçisi. Beyoğlu Belediyesi’ne aday oldu, kaybetti. Milletvekili adayı oldu, kaybetti. Daha sonra beş adayın yarıştığı yerde yüzde 23,5 oy gibi bir oyla, ki her seçim rekabette her seçimin sonucunda saygılıyız, yüzde 23 gibi bir oyla İBB Başkanı seçildi. Sonra okuduğu bir şiirden dolayı bence haksız bir şekilde, çünkü düşünce suçudur ve düşünce suç olmaz. Şiirden suç çıkmaz. Yargılandı ve hapis yattı üç aylığına. Ama o sırada İBB Başkanıyken rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesat karıştırmadan, yolsuzluktan, zimmetten de yargılandı. Hiç birisinden dolayı bir gün kapısına polis gelmedi. Bir gün gözaltında tutulmadı. Bir gün tutuklu kalmadı. Mahkeme kararı kesinleşti yine tutuklanmadı. Yargıtay aşamasındaki kesinleşmeden sonra telefonla çağrıldı, mitingle ayrıldı, davul zurna ile hapse girdi. Ki İBB Başkanlığı bitmişti o anda. Kaybetti başkanlığı, çünkü ceza kesinleşmişti. Yanında yatacak kişiye kadar karar verdiler. Bir şiir albümü, yani mevcut şiirleri okudu. Kaset çıkardı, orada kayıt aldılar. Kaset çıkardılar. Bunu dışarıya ulaştırdılar. Kimse mani olmadı. 30 bin ziyaretçisi geldi, bununla övünüyor, halen övünüyor.”
“EKREM İMAMOĞLU CHP’NİN DEĞİL, KENDİSİNİ ADAY GÖSTEREN 15.5 MİLYON VATANDAŞIN CUMHURBAŞKANI ADAYI”
“Oysa Ekrem Başkan’a ziyaret yasağı var, kısıtı var. Milletvekili olmayanlar, İBB Başkanvekili bile 2 ayda bir zor randevu alıyor. Sesini metrolardan kısıyorlar, oysa seçilmiş İBB Başkanı. Görevi bitmedi. Orantısız bir tedbirle tutuklu. Normalde görevinin başında olması lazım. Resimlerini indiriyorlar, seçilmiş başkanın. İBB binasına bile resmi asılınca ‘Gelip indirin’ diyecek kadar hadsizleşebiliyorlar. Böyle eşitsiz şartlarda Ekrem İmamoğlu’nun bir kez daha kendisini yenmesinden endişe eden Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’a yaptığı zulüm bu. Tayyip Bey defalarca yenildiği gibi Beylikdüzü’nde 2014’te, 2019’da, 31 Mart’ta İBB’de karşısında Meclis Başkanı varken, hazımsızlıkla iptal ettikleri seçim yenilendiğinde, 23 Haziran’da son Başbakanı yenerek, bir sonraki sefer karşısına çıkarılan, ‘Şehirciliği en iyi bu biliyor’ dedikleri Murat Kurum’u perişan ederek, önce 13 bin küsur oyla, sonra 608 bin oyla en nihayetinde 1 milyonun üzerinde bir farkla İstanbul’a seçildi. 31 Mart’ta İstanbul’da Tayyip Erdoğan’ı o yendi, Ankara’da Mansur Yavaş, diğer şehirlerde arkadaşlarımız ve partimiz birinci parti oldu. Erdoğan’ın kurduğu parti, kurulduğu günden beri ilk kez ikinci parti oldu. CHP nüfusun yüzde 65’ini, sandıkla belediye başkanı seçimlerinin yapıldığı dönemin bir partiye nasip olan en yüksek belediyesini nüfus üzerinden elde etti. Şimdi bu durumda bir tane yenilmez var. Tayyip Erdoğan AK Parti öncesi yenildiği gibi, son seçimin mağlubudur. Bir seçim kazanınca öncesindeki her şeyi aklayan, sonrasındaki her şeyi hak gören, bu sefer kaybetti. Son seçimin kazanan partisi Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Şu anda o partinin Cumhurbaşkanı Adayı diye bir şey yoktur. O parti bir Cumhurbaşkanı Adayı belirleyecekti 23 Mart’ta. Adayımızı 19 Mart’ta, yani dört gün gözaltını hesap ederek, seçimden dört gün önce aldılar. Bir gece önce de diplomasını iptal ettiler. Masat Cumhurbaşkanı Adayı olamasın, ön seçim yapılamasın. Biz o gün o sandığı kendi kendimize kursaydık, CHP’nin adayını belirleyecektik. 2 milyon kişiyle. Meydanı okuyunca, biz de meydan okuduk. O sandığın yanına dayanışma sandığı koyduk ve belirlenen aday, Cumhuriyet Halk Partisi’nin değil 15,5 milyon vatandaşımızın aday gösterdiği Cumhurbaşkanı Adayı.”
“BU MİLLETE KAFA TUTUYORLAR”
“Bu milletin adayını içeride tutuyorlar. Yani bu millete kafa tutuyorlar. Kafa tutulan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, İBB’nin seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu falan değil. Kafa tutulan milletin kendisidir. 15,5 milyon kişi, kimi iki bastonuyla merdivenlerden çıkıp ‘Evladımı seçmeye geldim’ diyen teyze var orada. Kimi karnında üç aylık bebeğiyle karnındakinin geleceğine sahip çıkan annenin oyu var orada. Şimdi o kişi, yapımına karar verdiği binanın, ismine karar verdiği binanın açılışında yok. Ama bir yandan da yüzlerce, binlerce açılış için oradan teşvik etmeye, gayret etmeye, akıl yormaya, dışarıya katkı sağlamaya devam ediyor. O yüzden herkes şunu bilsin, bir kez daha yeneceğiz. Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha yeneceğiz. Karşımıza çıktığına, bu zulümleri yaptığına pişman edeceğiz. Pişman edeceğiz. Her kim ki Cumhuriyet Halk Partisi’ni kolay lokma zanneder. Her kim ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin İl Başkanından en yeni üyesine, Genel Başkanından en genç üyesine kadar onları yıldıracağını, yenebileceğini, geri adım attıracağını zanneder, işte hayatının hatasını orada yapar. Bu parti bir adım geri atarsa Türkiye 100 yıl geri gider. Bu parti bir kelime eksik konuşursa, Türkiye’yi sustururlar. Bu parti bir santim eğilirse, bu millete diz çöktürürler. Diz çökmeyeceğiz, bu millete diz çöktürtmeyeceğiz. Bu inançla, bu kararlılıkla hepinizi saygıyla selamlıyorum. En güzel günlerde birlikte olmak üzere hepinize sevgilerimi, selamlarımı sunuyorum. Ekrem Başkan’a, Kadıköy’den bu güzel eserin önünden selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun.”